Cuma, Kasım 12, 2010



KARAGÖZ 13 DEVLET VE ŞİİR
Şiir
Bu sayının şairleri İsmet Özel, Hakan Şarkdemir, Osman Özbahçe, Bülent Keçeli, Emre Öztürk, Yunus Emre Altuntaş, Vural Kaya, Aziz Mahmut Öncel, Oğuz Karakaş, Abdullah Faruk Gönüllü, İrfan Dağ, Abdulkadir Akdemir, Atakan Yavuz, Cem Kurtuluş ve Evren Kuçlu.
Şiir ve Devlet
Karagöz, şiir ve devlet sayısıyla edebiyat ortamına yüksek katkılarına devam ediyor. Hakan Şarkdemir, “Cumhuriyet’in Kontenjanından Şair” başlıklı yazısında dönem dönem güncellenen entelektüel kadronun sahiciliğini tartıştı. Necip Tosun, “Devlet ve Kültür Politikaları” başlıklı panoramik yazısında kültür, sanat ve edebiyatın devlet açısından işlevini yeni toplum yeni kültür bağlamında ele aldı. Osman Özbahçe, “Türkiye’nin Uyanışı” başlıklı yazısında Meşrutiyet yıllarından günümüze şiir ve devlet ilişkisini inceledi. D. Mehmet Doğan, Cumhuriyet’in özellikle ilk yıllarındaki dil politikalarına dikkat çekti. Evren Kuçlu, edebiyat ortamımızda pek dile getirilmeyen bir konuyu, CHP edebiyat armağanlarını yazdı. İdris Ekinci, Aziz Mahmut Öncel ve Yavuz Altınışık konu bağlamında üç büyük şairimizi; Mehmet Âkif, Necip Fazıl ve Nâzım Hikmet’i incelediler. Bülent Keçeli, “Şiir Devletin Değil Şairlerin Dağarcığındadır” başlıklı yazısında şiirin devletleşmesine karşı çıkarak meseleyi Mustafa Irgat ve Murat Üstübal üzerinden değerlendirdi. Münir Tireli, “Cumhuriyet’in Müzikal Tasarımları” başlıklı kaplamlı yazısında Türkiye’de çağdaş müzik algısının nasıl kurgulandığını anlattı. Serkan Işın, sözlüklerdeki şiir tanımının şiir algısını nasıl tayin ettiğinden hareketle değişim öneren bir yazı yazdı. Ali Ayçil, Hüseyin Akın, Ahmet Murat, Abdullah Harmancı ve Ercan Yıldırım bu sayıda ele aldığımız konu bağlamında kendilerine yönelttiğimiz soruları cevapladılar. ..

Çarşamba, Ekim 20, 2010



Karagöz'ün Gencidir Genci
Türk şiirinde başköşeye genç şair oturur. Baştan beri genç ve yetenek kelimelerini bir bünyede buluşturmayı amaçlayan Karagöz, Karagöz’ün Genci başlıklı 12. sayısıyla karşınızda.
Karagöz'ün Genci, Karagöz'ün tamamı değil; fakat en önemli yönlerinden birisidir. İlk sayısından bugüne genç yeteneğe verdiği değeri ortaya koymak ve bu bağlamda kendi kendisinin sağlamasını yapmak için böyle bir sayıyla karşınıza çıkıyor.
Evren Kuçlu, Yavuz Altınışık, Oğuz Karakaş, Vural Kaya, Enes Özel, Berk İybar, Emre Öztürk, Cem Kurtuluş, Musab Kırca, İdris Ekinci, Berşan Durmuş ve Erman Akçay'ı belirli bir bütünlük içinde sunan Karagöz, bu genç şair ve yazarlarla yapılmış söyleşilere de yer veriyor. Hakan Şarkdemir, Serkan Işın ve Osman Özbahçe gençlik ve yetenek temeline oturttukları yazılarında bu şairlerimizin şiirlerini inceliyor. Dergide Cahit Zarifoğlu’nun ilk şiirlerine; bugüne değin kitaplarına, toplu şiirlerine girmemiş dört şiirine yer verilmesi Karagöz’ün Genci’ne ayrı bir anlam katıyor.
Dosyanın yoğunluğundan dolayı bu sayıda Karagöz’ün klâsik bölümlerinden bazılarına yer verilmemiş. Karagöz'ün çevresi genç yetenektir. Genç yeteneğin çevresi Karagöz. Abdullah Faruk Gönüllü, Rafet Arslan, Abdulkadir Akdemir, Biricik E. Doğan ve Cihat Duman şiirleriyle ilk defa Karagöz’de yer alıyor...

Pazartesi, Haziran 07, 2010


Mavi Marmara'da o gece - Hakan Albayrak

Sabah namazı sırasında saldırıya geçtiler. Sivil bir yolcu gemisine karşı iki savaş gemisi, bir denizaltı, dişine kadar silahlı askerlerle dolu sayısız Zodyak (bot) ve helikopterler... İsrail donanmasının en seçkin komandoları...
Dünyanın en aşağılık korkaklar sürüsü!
Güverteye asker çıkarmak için gemiye yanaşan botları tekbirlerle karşıladık, korsanların üzerine su sıktık, güvertede ne bulduysak (kova, pet şişe vs, vs, vs) botlara fırlattık; onlar da gemiye ses bombaları, sis bombaları, gaz bombaları attılar ve üzerimize plastik mermiler boşalttılar; ama geri çekilen biz olmadık, onlar oldu.
Botlar defalarca yanaştı ve her defasında geri çekildi.
Biz güvertede bu mücadeleyi verirken geminin çatı kısmındaki arkadaşlarımız da kaptan köşkünü ve uydu sistemini savunuyorlardı; helikopterle indirilen "seçkin komandolar"ın tepesine bindiler ve silahlarını alıp denize attılar; kameraların kaydettiği destansı bir direnişle İsrail'i rezil rüsva ettiler.
Ama bu rezillik onlara yetmedi.
Aşağılık gururlarını kurtarmak için üzerimize gerçek mermi yağdırmaları gerekiyordu.
Makineli tüfeklerle önlerine geleni taradılar...
Lazerli tüfeklerle nişan alarak birçok arkadaşımızı alınlarından vurdular...
Helikopterlerden, botlardan, her taraftan ateş ediyorlardı...
Belli ki telsizlerden "sınırsız katliam emri" verilmişti...
Mavi Marmara çamur tutmaz! / Hakan Albayrak
Başına birbuçuk metre mesafeden dört kurşun sıkılan 19 yaşındaki Furkan'ın ve diğer sekiz şehidimizin cesetlerine tükürürcesine İsrail'i haklı çıkarmaya çalışanlar var. İsrail gemiye müdahale edeceğini önceden söylemiş, buna rağmen Gazze'ye gitmekte ısrar edenlerin kendileri kaşınmış, zaten yardım da insani yardım değil İslami yardımmış, bunların alayı HAMAS'çı ve Hizbullah'çıymış, hükümet de onları durdurmadığı için suçluymuş, falan filan.
Yahu, Mavi Marmara gemisi İsrail'in Gazze'ye uyguladığı gayri insani, gayri ahlaki, gayri meşru ve de illegal ablukaya karşı bir vicdan ayaklanmasını temsil ediyor. Bu ayaklanmayı kanla bastırmaya çalışan İsrail'i anlayışla karşılamak nasıl bir vicdansızlıktır?
Mavi Marmara'ya çamur atan vicdansızlar hakperestlikten, dava adamlığından, yiğitlikten, asaletten hiç anlamıyorlar diyelim. Uluslararası hukuktan da mı anlamıyorlar?
Birleşmiş Milletler'in 1860 sayılı kararına göre Gazze ablukası illegaldir ve kaldırılması gerekir... Gazze'nin ve Gazze sahilinin İsrail'e ait olduğuna dair hiçbir hukuki düzenleme yok... Uluslararası sulardan geçip Gazze'ye insani yardım ulaştırmak isteyen bir gemiye müdahale etmek uluslararası hukuka göre korsanlıktır... Kaldı ki, Mavi Marmara gemisi Gazze açıklarında değil, İsrail karasuları olarak kabul edilen sularda da değil, uluslararası sularda saldırıya uğradı; Gazze'ye yaklaşık 80 mil mesafede!... Bir an için Gazze'nin İsrail toprağı olduğunu farz edelim (haşa); İsrailliler uluslararası hukuktaki 12 mil kuralını buruşturup çöpe attıkları gibi, kendi ilan ettikleri 60 mile varmamızı bile beklemediler saldırmak için... Hukuktan bahsediyorlar; o bölgede gerçekten hakları olduğunu farz etsek bile (haşa), gerçekleşmemiş bir fiil hukukun konusu olamaz; Mavi Marmara onların sınır olarak ilan ettiği yere geldiğinde durabilir veya burnunu Mısır sularına çevirebilirdi... Nitekim saldırı başladıktan hemen sonra gemimiz Mısır'a yöneldi (o zaman kan akmamıştı henüz), ama saldırı durmadı ve korsanlar 9 arkadaşımızı hunharca katlettiler... Hadise budur. Hakikat budur. Bu hakikati örtmeye çalışmak alçaklıktır...

Cuma, Şubat 12, 2010

KARAGÖZ DERGİSİ 10. SAYI ÇIKTI-Şiir konuşur diyerek başlayan Karagöz 10, Zeynep Cansu Başeren, Yavuz Altınışık, Vural Kaya, Emre Öztürk, Ali Emre, Bülent Keçeli, Evren Kuçlu, Aziz Mahmut Öncel, Cem Kurtuluş, Atakan Yavuz, Hakan Şarkdemir, Yiğit Kocaman, Osman Taha Çelik, Musab Kırca, Serkan Işın ve Osman Özbahçe’nin şiirleriyle açılıyor.
Posmo Versus Modo başlıklı Karagöz 10’da modernizmle postmodernizm arasındaki ilişki, gerilim üzerinden Türk şiiri yakın okumaya tâbi tutuluyor. Hakan Şarkdemir, okuru, şiirin moderne giden yolunda yanından bir türlü eksik edemediği üç hayaleti ile konuşturuyor: Akıl, ritm ve imge. Günümüz şiirini tartmaya yetmeyen bu üç ölçünün birbirlerini dışlamadan çalışabildiği yeni bir yapı, heteropoetika önerisinde bulunuyor...devamı